...

...

28 Kasım 2012 Çarşamba

Şehir Adına...

   Yağmur, hiç utanmadan ıslattı şehri bu gece. Sessiz, sonsuz, hüzün dolu şehri, parlak karanlığa boğdu, keskin sessizlikte öldü şehir yine bu gece. Dün gece olduğu gibi bu gece de öldü şehir, hüzne, karanlığa ve sessizliğe boğularak. Yağmur değil, hüzün ve sonbahar öldürdü gecenin siyah ve maviye bürünmüş şehrini. Aynı şehir öldü bir kez daha, dün gece öldüğünden farklı ya da aynı şekilde. Gün doğmayacakmış gibi öldü şehir, gün doğmadan şehir doğdu, gün doğmadan neler doğdu şehre.

   Nasıl öldü şehir? Neden öldü ve neden öldü bu şehir, neden bu şehri seçti ölüm?
Çünkü şehir kirlendi, sevmedi kendini bu gece, iyi hissetmiyordu, memnun değildi bu gece olanlardan. Biraz fahişeydi tabi, her gece biraz olduğu gibi. Arınmak istedi ve öldü şehir, yeniden doğmak üzere yarın, yarın hiç doğmayacakmış gibi kaygıya düşürdü. Ve şehir seçilmedi hiçbir zaman, döngü gibi tıpkı. "Seçti ve seçildi." gibi. Başkası yazdı belki dün şehir adına, belki aynı bedendi yazan ancak farklı kişilik. Ve öldü şehir bu gece, yarın hiç doğmayacakmış gibi, yarın doğmak üzere.

Altuğ Doğukan Çan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder