...

...

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Bitenlerin Yerini Başlayanlar Alıyor.

   Her şey bitti. Yerine yeni bir şeyler başlayacak. Çok büyük bir değişim yaşayacağım. Çok basit geliyor söylemesi, dışarıya da bu şekilde yansıdığını biliyorum. Fakat öyle zor ki aslında; yaşamadan bilemiyor işte insan. Her şeyi ama her şeyi bir anda arkanda bırakıp bambaşka bir yaşama başlamak bu zor olan, basit olan ise değişimin vereceği mutluluk... Her şeyi ardında bırakmanın verdiği kasvet ile sonradan durumu dengeleyecek mutluluk, asıl mutluluk olduğunu söyleyemeyeceğim yani.

   Eski günlerime dönmek ve o günleri doyasıya yaşamak için yapabileceklerim çok fazla. Fakat kim alabilir zamanı geriye? Kim getirebilir bize eski günlerimizi? Hepimizi yeniden bir araya kim toplayabilir? Sanırım hiç kimse.

   Eski dediğime bakmayın, birkaç ay öncesine dönmek istiyorum sadece, arkadaşlarımın yanına. O zamanki temponun stresini göze alarak...

   Çok özlüyorum, her şeyi ve herkesi, çok seviyorum. Çok güzel bir sene yaşadım, çok güzel bir dönemdi, doya doya yaşasa da insan, tadı damakta kalmıyor pek fazla. İstemeden de olsa üzülüyorum bu halime, neyse.

Değişen ve biten her şey, giden herkes adına...

Altuğ Doğukan Çan

18 Ağustos 2013 Pazar

Geçen Zaman

   Günler günleri kovalıyor. Zaman ilerlemiyor, "koşuyor". Bir de bu koşan zamanın geliştirdiği hayatlardaki monotonun esirleriyiz. Yani kısacası, hayat sürüyor ve bizler de her gün yeni şeyler görerek yaşıyoruz ve "yaş"lanıyoruz.

   Bir şeylere hazırlanıyoruz, yeni hayatlara hazırlanıyoruz, yeni ortamlara giriyor, yeni ilişkiler kuruyoruz insanlarla. Her gün her şey değişiyor, gelenler ve gidenler oluyor. Gidecekler ve gelecekler var, fakat biz sadece "gidecekleri" biliyoruz.

   Bazen kazanıyor, bazen kaybediyoruz. Hepimiz çeşit çeşidiz ve doğal olarak, bazen uyuşamıyoruz. Bazen de karakterlerin tamamen uyduğu oluyor birbirine.

   Kaybetmekten korkuyoruz birçoğumuz. İnsan yaşadıkça görüyor, gördükçe öğreniyor ve öğrendiklerini uyguluyor. Bunlar bizi yanlış yollara da sokabiliyor, size gelen yola yanış kişileri de sürükleyebiliyor. Bazı şeyleri yaşadıktan sonra insan bir durup düşünmek istiyor her şeyi, geçtiği yollara dönüp bir bakmak istiyor, öğrenmek istiyor ne kadar mesafe kat ettiğini, ihtiyaç duyuyor buna.



   Artık ilişkilerini kurarken tereddüt ile yaklaşıyor insanlara, bir nevi ön yargıyla. Sevmek, sevilmek istiyor fakat deneyimleri geliyor aklına, geçmişte yaşadıkları rahatsız ediyor onu bu konuda. Doğal olarak buna göre hareket ediyor, uyguluyor öğrendiklerini.

   Ne yaptığını bilmiyor, eski güzel günlere dönmek istiyor. Fakat olmuyor, her şeyi unutup tekrar deneyemiyor insanlar. Yeniden başlamak istiyor birey, tek başına olabilecek bir şey değil, güvenemiyor insanlar.



   Tek kalan, yüz yüze kaldığı geçmişi ve geçmişinde yaşadıklarından yola çıkarak aklını karıştıran saçma ve alakasız fikirler oluyor. Kendi kendini teselli etmeye çalışıyor insan artık son çare, yeniden başlamayı düşünürken, karşısındakini başka "kendileriyle"(!) görünce.

Yeniden başlamak?
Aklınızdan bile geçirmeyin, şans vermezler insana.

Altuğ Doğukan Çan


ZAMAN

   Üç türlü ayırır insan "zamanı", geçmiş, gelmiş ve gelecek.

   Geçmiş yaşadıklarından ibarettir, yaşadıklarından ve geçmişini yaşadığı kişiliklerden. Bu zamana kadar yaşadığın her şey oluşturur geçmişi ve hala oluşturmaktadır. Her geçen dakika tıkır tıkır, nakış gibi işlemektedir geçmiş defterine, her şey basittir aslında, hiçbir şey ifade etmez geçmiş.

   Geride kalanlardır geçmiş, güzel günler de vardır, en kötü anlar da. Hatırlayamazsın genelde, -ruh haline göre değişir tabi- yazacak bir şey bulamıyormuş gibi, kendini ifade edemiyormuş gibi, hatırlayamazsın güzel günleri de. Bazen her şey "boka sarar" Fante'nin dediği gibi. Ne yaptığını bilirsin, ne de ne söylediğini.





*"Yaşamınızdaki her şey boka sarar. Tüm hayatınız bok çukuruna doğru sürüklenir ve farkına vardığınızda her şey için çok geçtir." diyor Fante.

   Eskiyi hatırlıyorum ve geçmişte yaşıyorum. Hiçbir şeyin anlamı yok, "kısa vadeli" ve "uzun vadeli" olarak ayırdığım geleceği, doğal olarak tahmin edemediğimden, haz da alamıyorum. Fakat doğal değil haz alamamam, hiç yaşayamayacakmışım gibi geliyor gelecek. Tüm çizgiler belli olsa da "hayatın bir saniyesinin ne getireceği" belli olmuyor.

   Meydan okuyorum tüm hayatıma, zaten geçmişte yaşıyorsam bana yapabileceğin bir şey yok!
Yaşamışsam hep bir yerde birilerine canlanacak hatıralarım, bir yerlerde yaşayacağım yine, ölsem de, hiçbir zaman sonlanmayacak hayatım ve ben hep yaşayacağım, şu an burada olmasa bile, bir yerlerde yaşamış olarak kalacağım, herkes yok olana kadar, adalete kadar.



   Hep geçmişte yaşadım, yaşıyorum ve yaşayacağım 
   Üç bölümlü zaman ilacım olacak
   Ve ben durmayacağım
   Her şey boş ise
   Hayatın dumanından soluyacağım
   Herkes ölene kadar
   Adalette yaşayacağım
   Önemsenmeyen bir çöpçü'nün dediği gibi
   Hayatın saniyelik dönüşlerinde "kazanacağım"

Ölenler adına, yaşıyorum.

Ne olursa olsun en yakın DOST ve dostlarıma...

Altuğ Doğukan Çan

12 Ağustos 2013 Pazartesi

YOL GÖSTERİCİ!

   İnsan öyle bir yere gelmiştir ki, atlattığı günlere şaşar. Hızla geçen zamanın ardından yine bir yol ayrımına gelmiştir ki; "görünen köy artık kılavuz ister".

   Hep bir rehbere, bazen bir patrona, genelde bir ustaya, kimi zaman sevdiği birine, çoğunlukla bir "Tom Amca"ya ihtiyaç duyar, gideceği yolu göstermesi, yapacaklarını söylemesi, işi elinden öğrenebilmesi, teselli edilebilmesi, tavsiye alabilmesi için.

   Zor bir kararı kolaylıkla verebildiğim bir gündeyim, her şeyi zamana bırakabildiğim bir dönemdeyim.
En büyük kılavuzumun zaman olduğunu, her şeyin bir zamanı olduğunu tekrar hatırladığım bir gündeyim.

   Zamanın, acılarınızı örtebilmesi, mutluluklarınızı arttırabilmesi, kararsızlıklarınızda size yardım etmesi, size hayatın nasıl yaşanacağını ve kendinizi tanımayı sağlaması dileğiyle.


   Gidiyorum...uzağa,
   Uzaktayım.

Altuğ Doğukan Çan