...

...

25 Temmuz 2013 Perşembe

Yeni, Yine, Yeniden.

     Yine, yeniden her şey. Bitenlerin yerini başlayanlar alıyor, alışamıyor insan birden önüne çıkanlara. Öncekilerden farksız, her şey tekrarlanıyor.

     Bazıları da var ki; aniden önünüze çıkmasına rağmen sanki yıllardır tanıyormuşsunuz, yıllardır berabermişsiniz gibi davranıyorsunuz. Geriye dönüyorsunuz ve bakıyorsunuz, daha hiçbir şey yaşanmamış fakat sanki beraber uzun yılları değerlendirmişsiniz. Belki bu, o "bazılarının" önünüze çıktığı anda içinizde yaktığı "uzun yılları beraber değerlendirme" isteği yüzündendir. İstenendir belki yaşadığını sandığın, istenendir belki beklenen, bazen hiç istemezsin tabi beklediğini, o apayrı bir eriyiş.

     Her şey böyle yeniden başlayınca, birdenbire koca bir başlıkta buluyor insan kendini, yeni bir düzende, yine aynı konumda. Her şey değişse de yine aynı şeyleri yaşıyor insan. Hiçbir şey değişmiyor aslında. Kimi gelen çok boş hissettiriyor, kimi gelen de öyle bir dolduruyor ki...

     Bir uyanıyor insan ve yeni bir güne başlıyor, bir şeyler yaşıyor, sonra yine yatıyorsun yatağına, bir oraya, bir buraya dönüp düşünüyor, neler yaptığını.
     Bir uyanıyor insan ve yeni bir güne başlıyor, bir şeyler yaşıyor, sonra yatmadan yatağına, bakıyorsun ki "dünün aynısı".

     Başlıyor ve bitiyor her şey, sonra tekrar başlıyor ve bitiyor, bitince yine başlıyor, sonra tekrar... Tüm yaşananlar bitiyor. Olacakların sonu yok, 2 gecelik bir yaşantıda ilk günü anlatmak tüm yaşantıyı anlatmaya yetiyor. Bir ömrün bir yarısı nasıl geçtiyse diğer yarısı da aynı şekilde tekrarlanıp bitiyor. Nasıl yaşadığını bilmeden insan ömür bitiveriyor.

"Yüzme bilmeden daha,
Deniz görmeden,
Hiç güneşte yanmadan.
Şimdi ölmek istemem,
Bir kalbi sarmadan...
Aşkı tatmadan daha,
Onunla sarhoş olmadan,
Hiç sevişmeden daha..."

Altuğ Doğukan Çan