...

...

7 Ocak 2013 Pazartesi

Susmak Gerekir Bazen.

  En büyük çare susmaktır bazen, bir konuşma veya bir soru karşısında sessiz kalmak. Susmak bir konuşmayı veya bir soruyu gerektirir bazen, karşısında sessiz kalmak için.

  Susarız, bazen sevdiğimiz bir insana karşı, değer verdiğimiz bir insan. Bazen yabancı bir adama veya yabancı bir kadına karşı susarız, hiç tanımadığımız bir insan, daha önce hiç görmediğimiz biri.

  Bazen bir şehre karşı susarız, acı verir bildiklerimizi anlatamamak, konuşamamak. Bir geceye susmaktır en acısı da, geceyle iç içe geçersiniz, acı verir.

Altuğ Doğukan Çan

Gökyüzü ve Kuşlar Adına...

  Bazen gereksiz hissederiz bu gereksiz taştan şehirde. Tüm umutların -hayallere giden yolların- boğulmaya yüz tuttuğu bu yerde değerli hissetmeniz -yapısından ve bireylerden olsa gerek- çok zordur. Ancak değersiz hissetmek kaybetmek değil, vazgeçmek olur şehre karşı. Birey kaybetmeyi göze alır boşluğa sürüklenirken, vazgeçmeyi alamaz, almamalı. Çünkü vazgeçmek, bireyi bir boşluğa değil, şehrin karanlığına iter. Her şeyin düzende olduğu anda birden bozuk bir sistemde bulmak kendini, şehre karşı yenik düşmek.

Altuğ Doğukan Çan

Umut

  Ne olursa olsun, korkmayın, sıkılmayın, vazgeçmeyin ve asla umudunuzu kaybetmeyin. Çünkü umutlar bizi sadece hayallerimize değil, başarıya ve mutluluğa da götürür. Belki başarı ve mutluluk da hayalimizdir? 

  Umudunuzu kaybetmeyin, umut hiç de kaybedilecek bir şey değil.

Altuğ Doğukan Çan 

Hangisi?

 Kapkaranlık bir sabah, saat çok erken ve yağmur, sessizlikte boğulmuş gibi. Bu koskoca karanlığın keskin sessizliğini bulunduğunuz yer yarıp deşiyor.

 Hepimiz "özgürlük" deriz. Ancak iki kişilik bir aksiyonda dahi özgürlük yoktur. Çünkü bazı haklarınızı ikinci kişinin kullanmasına izin verirsiniz.

 Belki de bir şeylerden feragat etmenizdir bu. Değer verdiğiniz insanlara bir şeyleri vermektir belki de. Değer verdiğiniz insanlar, umarım değerinizi bilirler.

Altuğ Doğukan Çan

Mutluluk.

 Hiç ummadığınız mutlulukları tadarsınız yaşam boyunca. Öyle zevk vericidir ki bir evrene yetebilir. Mutluluk insanın düzenli olarak alması gereken bir ilaçtır, çoğu zaman tam da unutulup umutlarımız kesmiş, boşluğa düşmeye ve kaybolmaya yüz tuttuğumuz an, üzerimize bir mutluluk koşar coşkuyla, işte o an koşar. Karşılayabilirseniz mutlusunuz, değerini bilin, çünkü mutluluk göreceli bir kavramdır. "Göreceliymiş, hani nerede, göremiyorum?" demeyin. Mutluluk çaba ve ruhun olgunluğuyla elde edilen bir kavramdır, görebilirsiniz, eğer çabalarsınız.

 Mutluluğun size sunduğu fırsatları geri tepmeyin, değerlendirin, bir yolunu bulun, mutlu olun. Mutlu olmak bireyin elinde tuttuğu güçtür, mutluluk bazen kısadır ve hiç ummadığınız zamanda sizinle olur, değerlendirin. Mutluluk göreceli bir kavramdır, görmeyi deneyin.

Altuğ Doğukan Çan

Sen Biliyorsun.

 Defalarca düşmüş olduğun boşluk senin evindir artık. Susman ve dayanman mümkün müydü zaten, hiç ummadıklarının seni kalbinden yumruklaması karşısında? Unutma, bu yüzden değiştin, saçını kazıttın, tarzını değiştirdin, bambaşka biri oldun, içindeki binbir kişiden birini ortaya çıkararak, ve sen, sen aşık oldun, hiç hüzün tatmadan.

Altuğ Doğukan Çan

Hayaller ve Umutlar

 Hepimizin hayalleri ve umutları var, gerçekleştirmek istediğimiz, gerçekleşmesini beklediğimiz, gerçekleştirdiklerimiz, gerçekleştiremedikleriz. Hayaller bir insanın hayatını ve karakterini belirler, aynı zamanda ruhu besler. Umutları doğurur hayaller bir süre sonra, sizi ne olursa olsun istediğinizin veya hayalinizin üzerine yürümenizi sağlayacak ve sizi hiçbir şeyin durdurmasına izin vermeyecek umutlar doğurur.

 Hayaller gerçekleşmek isterler, bu yüzden umutları salarlar üzerimize, onları gerçekleştirmek için bir yol, bir kılavuzdur umutlar. Hayaller güzel ve hoş, gerçekleştirmek istediğiniz her şeydir. Umutlarınız kaybetmeyin, çünkü hayallerinize giden tek yol umutlarınızdır.

Altuğ Doğukan Çan

Kim bilebilirdi?


 Herkes olmak isterdi, bulutlar kadar özgür, gökyüzü kadar ferah ve denizler kadar güzel. Fakat kimse bilemezdi ki, bulutlar neden hep ağlıyor, gökyüzü nereye kadar ferah ve denizler neden bu kadar hüzünlü? Kim bilirdi ki? Kim bilebilirdi?

-Yaşamayan hiç kimse.

Altuğ Doğukan Çan



Beklenilen...

 Beklenilen sadece hayaller , yaptığımız sadece beklemek. Beklentiler sadece, hayaller.

 Yazılacak hiçbir şey kalmadığı için anlamsızlığın en dibine vurulan bir an, şu an.

 Ne anlamsız ve karışık duygular içindeyim, belki bir nesli başlatıp bir nesli bitirdiğimi bilmeden, anlamadan ne yaptığımı. Tek yaptığım bu, anlamamak, saçmalamak ve olduğum yerde durmak sadece. Sesimi kendim bile duymadığım, anlamsız, saçma bir an.

 Bu kadar saçmalık yetmeli sanırım? Bazen susmak gerekir, birazdan olacağı gibi, ne için bilmiyorum, daha çok anlamsızlık kusturur.

Altuğ Doğukan Çan

6 Ocak 2013 Pazar

Mutluluk Hakkında Saçmalık

 Mutlu olmak, herkesin yokluğundan kahrolduğu bir his. Hep aranan, arandığında bulunamayan göreceli kavram, mutlu olmak. Mutlu olabilmek için bir şeyler bekler insan, bir şeyler yapmak için bir şeyleri beklemek gibi. İnsan sadece bekler mutlu olmayı, aslında mutlu olmak bireyin elindedir. Ancak fark etmez bunu birey, elindeki gücü yitirmiş olan birey, içinden geldiğini fark edemez bu gücün.

 İnsan bekleyerek mutlu olmaz, zevk alarak mutlu olur, zevk almayı bilerek mutluluğun anahtarını elinde tutar. Bireyin sürekli mutlu olması mümkündür, ancak mutluluk da gelir ve gider, tekrar gelir, belki hiç gitmez masallardaki gibi. Eğer hep mutlu olabilseydik, değerin ne olduğunu da bilirdik pembe hayatlarımızın içinde.

 Hayattan zevk alın, zevk almasını bilin, mutluluğun anahtarı sizde olacak.

-Sonsuza kadar mutlu, tıpkı masallardaki gibi, bu mümkün.

Altuğ Doğukan Çan

Bazen


Canım sıkılıyor bazen,
Bazen deli gibi hissediyorum.
Bazen diyorum;
Belki bir deliyim.

Bazen hiç karşılık vermeden,
Çatlayana kadar susasım geliyor.
Susuyorum,
Çatlayana kadar bazen.

Bazen bir saniye önce yazdığım "eski" yazımı siliveriyorum,
Çünkü aptalca geliyor her anım gibi.
Bazen çok mutlu oluyorum,
Hiç olamadığım kadar bazen.

Bazen bir çırpıda aşka dalıyorum,
Hiç bitmeyecekmiş gibi bazen,
Bazen hiç yaşanmamış gibi,
Hiç yaşanmamış gibi bazen.

Altuğ Doğukan Çan

5 Ocak 2013 Cumartesi

Pencere

 Bir pencereden bakmak gibidir, her şey veya her şey yerine söyleyebileceğimiz "hayat". Bir pencereden bakmak gibi, bir sonbahar günü sabaha karşı, kapalı ve ışıksız ve sıcacık havayı izlemek gibidir, küçük ve yeşil odanızın penceresinden. 

 Yeni şeyler düşünürsünüz, yatarak bakarsınız pencereden, sadece gökyüzünün gözükmesi sizde uçma hissi uyandırır sakince. Yumuşak ve sakin bir uçuştur, hafif, tıpkı uyumak gibi. Her şeyde olduğu gibi pencerenizden bakarken de dibi vardır evinizin, kafanızı kaldırıp pencereden yer yüzünün pisliğini gördüğünüzde son bulur uçuşunuz. 

 Sadece hayalleri söndürmek ister, küçük ve şirin yeşil odanızda bile rahat vermez size, gerçekleri gösterir, sizi perişan eder hayat. Ayakta kalabildiğiniz kadardır hayat, iyi yaşamanız, hatta yaşamanız içindir, saçma olan her şey gibi.

Altuğ Doğukan Çan

Korkarsın, Kaybedersin, Geçer Zaman

  Çok mutlusun bazen, hiç kimsenin edemeyeceği kadar mutlu. Bazen iğrenç durumdasın, hiç kimsenin kurtaramayacağı kadar iğrenç ve kötü. Bazen hiç batmadığın kadar dibe batarsın, yetmez, hiç korkmadığın kadar korkarsın kaybetmekten, kaybetmekten değil de vazgeçmekten korkarsın belki de.

  Dünya dönmez bazen, bazen de hiç akmaz zaman, bazen beklerken, bazen acı çekerken geçmez zaman, dönmez dünya. Çok çabuk zaman geçer bazen, hemen ölüm gelir bazen de, özellikle mutlusundur zaman akıp giderken, bazen de hüzünlüsündür. Bazen hiç kaçırılmayacak , unutulmayacak anlar varken uçup gider zaman.

  Bazen kaybedersin kendini, bazen de... Bazen işte, bazen...
İyi ki kaybederiz, iyi ki kaybederiz kendimizi, karşımıza yeni yüzler çıkartır hayat.

Altuğ Doğukan Çan

Benzersin Sadece.

 Sıcak bir kahve gibi bazen, üzerine döküldüğün kurabiyeyi eritmesen bile sıcağınla ısıtırsın.
Bazen kırık bir bardak gibi suyundan vazgeçtirirsin insanları.
Etrafındakileri sıkarsın bazen, düz bir zemin gibi.
Bazen çok ama çok eğlendirirsin, nedenini bilmeden.
Bazen mutlu eder, mutlu edersin, karşılıklı bir "sevgi çerçevesi" oluşturmuşsundur, hiç kimsenin oluşturamadığı gibi.
Sadece saçmasındır bazen de, ne yaptığını bilmezsin, kimse de seni anlamaz.

Altuğ Doğukan Çan 

Tesadüfler

 Birdenbire değişti her şey. Bu kadar kaliteli yaşayacağım hiç gelmemişti aklıma. Her sözün ağzımızdan aynı anda çıktığı, her hareketin aynı hareket olduğu bir gece. Bazen kısa sürmesini istediğiniz için kısa süren bir gece. Hiç olmadığı kadar aynı olduğunuz, tesadüflerin ve aynılığın en dibine vurduğunuz gece, aynı anda aynı şeyleri sorduğunuz, aynı kişilik ile aynı amaca ilerlediğiniz, aynı davranış ile aynı eylemi gerçekleştirdiğiniz, aynı karakter ile aynı şeylere sahip olduğunuzu itiraf ettiğiniz gece, her şey değişir ve güzelleşir, birdenbire, belki sonsuza kadar.

Altuğ Doğukan Çan

Bir Kişilik Tavsiyesi

 Önce bir bütünlük oluşturmak gerekir. İç dünyanızı tamamlamanız, kişiliğinizi tamamlar. Nasıl yapacağınız konusunda hiçbir fikrim yok, herhangi bir fikri olan yorum yapsın? Kişiliğinizi bölmeden toplamalısınız, hiç olmadığınız kadar iç içe olmalısınız kendinizle. Bir bütünle hareket etmelisiniz, parça parça değil. Yani;
"Kişiliğini topla, sonra bunları konuşuruz."

Altuğ Doğukan Çan

Bir Sabah Uyandım.

 Yeni umutlarla uyanmak var bir güne. Sanki her şey baştan başlamış gibi uyanmak. Hiç tatsız ve mutlu, umutlu bir gün. Hayallerinizin beslendiği, yeniden başladığı her şeyin, hepsinin bir sabah, uyanışta birikmesi, bunlar da var dünyada.

Bir Sabah Uyandım.

Bir sabah uyandım, 
Hala güneş doğmamış,
Kan ter ile kalktım,
Hiç kimseler uyanmamış.

Bir sabah uyandım,
Hülyalarım gerçek oldu,
Güneş ve ay, gökyüzü gülümsedi.
Mutluluklar içime doldu.

Altuğ Doğukan Çan

4 Ocak 2013 Cuma

Sor Bana Pişman Mıyım?

 Yine her zamanki gibi sıradan bir gündü bugün. Yine dersten çıkmıştım, yine eve doğru yürümek için arkadaşlarımı bekliyordum ki, birdenbire bir farklılık oldu ve aniden görüşümdeki görüntü kalitesi arttı. 'O' gelmişti, sanki uzun süredir berabermişiz gibi lafa daldı hemen;
"Biliyorum, istemiyordun ama vermek istedim, geçen gece her şeyi kağıda döktüm, vermek zorunda hissediyorum." dedi. Birkaç kelime zırvaladım ben de. Sonra gitti, ondan ikinci mektubumu alıyordum. İlk mektuptan bahsetmedim hiç kimseye, çünkü okurken ağlamıştım. Defalarca okudum, defalarca ağladım. Duygusuz olduğumu bildikleri için kimseye bahsetmedim. Ancak bugün dayanamadım ve anlatıyorum. Belki ileride bu yazıyı yazdığım için kendime kızacağım, "bir kız için mi?!" diyeceğim, biliyorum, fakat ben de yazmak zorunda hissettim.

 Hep parlak ve hep kahverengimsi bu kış havasında yine bir karar alamadım bugün, yine her şey boş ve her şey yine dopdolu. Çok şey değişti ama hiçbir şey değişmedi hayatımda. Yeni insanlar tanıdım, bana ilham veren, beni anlayan, bana yardımcı olan, beni bırakmayacak insanlar olduklarına eminim. Kaygım yok ancak hayatımdan gidenler var, hayatımdan silinip kaybolacak olanlar, kaygım bu.

Ancak;
"Sor bana pişman mıyım?"

-Pişman mıyım?

Sanmıyorum...

Altuğ Doğukan Çan