...

...

6 Aralık 2012 Perşembe

Sayfalar

   Her dolduğunda yeni bir sayfa açın, dolan sayfaya yazdıklarınızı beğenmediysen yırtıp atın, beğendiyseniz sizde kalsın. Sayfa çevirmek ve yeni bir sayfa açmak en doğal hakkınız. Dolan bir sayfaya daha fazla yazamazsınız, hayatınız da tıpkısıdır. Değişimlerle dolu olmalısınız, her nasıl sonbaharda yapraklarını döküyorsa ağaçlar, siz de kendi sonbaharınızda kendi yapraklarınızı dökmelisiniz. Boşlukta hissedebilirsiniz, çoğu şey düzensiz olabilir, odaklanamayabilirsiniz, yardıma ihtiyacınız olabilir. Size en iyi yardım ne haplar ne de başkaları. En yakın ve en sağlam yardım kendinizsiniz. Her insan kendi ilacıdır. İçinizde birikenleri gidip boşaltmak isteyebilirsiniz, evet, gidin ve birine anlatın, sonra kendi halinizde kalın, başkasına sadece anlatın, bu konuyu onunla değil, kendinizle tartışın. Yalnız kalıp her şeyi kendi kendinize düşünmelisiniz, anlatacak biri yoksa ağlayın, kusun veya yüksek bir yere çıkıp gözlerinizi kapatıp kendinizi rüzgara bırakın, hiç olmadığı kadar rahatlayın. Bu size iyi gelecek, kenidinize ilaç kendinizsiniz.

Altuğ Doğukan Çan

3 Aralık 2012 Pazartesi

Farklı Olmaktı Bunun Adı.

   Gücünüz yoksa ne olursa olsun insanlar size güvenmeyecekti, bu toplum baskısı oluyordu. Herkesin her gün kurban gidebildiği bir olay, kimse kurban gitmediği zamanlarda bu duruma itiraz etmiyordu, sessiz kalıyorlardı. Eğer karşınızdakiler sizden sayıca üstün ise bildiklerinizi anlatmamalıydınız, çünkü kimse size inanmayacaktı. Ya güven kaybedecektiniz, ya dayak yiyecektiniz, eğer bildiklerinizi anlatırsanız. Bu, kırmızıların içinde yeşil olduğunuzu haykırmaktan farksızdı; farklı olmaktı bu.

Altuğ Doğukan Çan

Anlamsızlık

   Uyku getiren, sıkıcı boş bir tabloda işsizi oynuyorum. Umursamaz, kötü, sessiz. Hiçbir anlam bulundurmayan bu tabloda benim için çizilen bir yolu gitmemekle meşgulum. Yoksa gitmeli miyim? Kalemimin konuşamadığını fark ettiğimde beri çok umursamazım. Evet, ben yazıyorum, aklımdan, hiç konuşmadan, düşünerek. Yazdığım her kelimenin ilham vermesini beklerken, düşünerek ve kendi kendime konuşarak filtrelemeliyim yazacaklarımı, anlatacaklarımı. En önemli olan, anlatacak bir durum olması. Eylemsizlik anında bile anlatacabileceğim bir şeyler varken, neden anlatamıyorum, hiç mi bir şey yok? Size "anlamsızlığı" anlatabilirdim, anlatmadım, bu bir anlamsızlık. Her şey anlamsızlık, o anlamsızlık, bu anlamsızlık adamım. Şimdi de anlatabilirim anlamsızlığı, boşverin, üzerimde anlamsız bir yorgunluk var zaten, anlatamam.

Altuğ Doğukan Çan